Korona Virüs Salgınının Sözleşmelere Etkisi

Pazar, Ocak 31, 2021, 16:58

Dünya Sağlık Örgütü tarafından Covid-19 olarak bilinen solunum yolu bulaşıcı hastalığı için pandemi ilan edilmiş olup, bu salgının önlenmesi kapsamında alınan tedbirler iş hayatını ve ekonomiyi de etkilemektedir. Buna göre, korona virüsünün sözleşmelere etkisini inceleyelim.

I. İŞ SÖZLEŞMELERİNE ETKİSİ

Öncelikle işverenlerin, TBK 417. maddesi ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli önlemleri almak, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamak ve mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması yükümlülükleri bulunmaktadır.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2018/5018 E. 2019/2931 K. Sayılı 15.04.2019 tarihli kararında iş sebebiyle yurtdışına çıkan ve H1N1 (domuz gribi) kapan çalışan için bu hastalığın iş kazası olduğuna hükmetmiş ve işverenin sorumlu olduğuna karar vermiştir. Buna göre, aynı şekilde bu dönemde korona virüsü kapan işçiler için iş kazası olarak değerlendirilebileceği düşünülebilir.

Ayrıca geçici önlem olarak işverenlere iş akdini fesih yasağı getirilmiş olup, İş Kanunu kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, İş Kanunu M. 25/2 hükmünde yer alan ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında feshedilemeyecektir. Fesih yasağı 17 Mart 2021 tarihine kadar uzatılmış durumdadır. Bu süreçte işçilere fesih yasağı getirilmemiş, istifa ve/veya farklı sebeplerle işçi iş sözleşmesini feshedebilecektir. 

İşverenlerin bu dönemde seçenekleri şu şekildedir;

A. Ücretli İzin Kullandırılması

4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. Maddesi ve Yargıtay kararları gereği işçilerin yıllık izin hakkı varsa, bu hakkı kullandırmak işverenin yönetim hakkı kapsamındadır. Buna göre, şu dönemde yıllık izin hakkı olan çalışanların rızası aranmaksızın kullandırılabilecektir. Bu şekilde birikmiş izinler de eritilebilir.

B. Ücretsiz İzin Kullandırılması

Yıllık izin hakkı olmayan çalışanlar için ve işverenin tercih ettiği yöntem ücretsiz izin kullandırılması olsa da, ücretsiz izin için eskiden işçinin rızası aranmakta iken bu döneme özel Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile işçinin yazılı rızası alınmaksızın kısmen veya tamen ücretsiz izne çıkartabilecektir. Ücretsiz izin ödeneği 17 Ocak 2021 tarihinden itibaren 2 ay daha uzatılmıştır.

C. Telafi Çalışması

İş Kanunu’nun 64. maddesinde “Zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işveren iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir.” şeklindedir. Buna göre telafi çalışması yapılabilmesi için zorunlu nedenle işin durması ilk koşul olup, salgın zorunlu neden olarak kabul edilecektir.

Diğer bir koşul ise, bu zorunlu durum nedeniyle normal çalışma süresi önemli ölçüde azalacak yahut tamamen tatil edilmesi gerekecektir. İşin üçte ikisinden daha az süre ile çalışmayı gerektirir hale geldiği net bir biçimde tespit edilebiliyorsa işveren olarak alınacak karar ile telafi çalışması yapılması mümkündür.

İşverenin yönetim hakkı kapsamında olan telafi çalışmasının hangi nedenle, ne zaman ne şekilde başlayacağı hususları işçiye bildirilmelidir. Zorunlu halin ortadan kalkmasından itibaren normalde en geç 2 aylık süre içerisinde yaptırılması gerekirken bu dönemde bu süre 4 aya çıkartılmıştır.

Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresi olan 11 saati aşmamak koşuluyla, günde 3 saatten fazla olmayacak şekilde yaptırılmalı ve tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılmamalıdır. Bu uygulamada çalışılmayan sürede çalışanlara ücretlerinin ödenmeye devam edilmesi gerekiyor.

D. Uzaktan Çalışma

İş Kanunu’nun 14. maddesinde “Uzaktan çalışma; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir. Dördüncü fıkraya göre yapılacak iş sözleşmesinde; işin tanımı, yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işveren tarafından sağlanan ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şartlarına ilişkin hükümler yer alır.” şeklinde olup, bir çok işveren bu dönemde uzaktan çalışma sistemini benimsemektedir.

İşçi ile anlaşmaya varılarak uzaktan çalışma mümkün olacaktır. İşverenin yükümlülükleri burada devam etmekte olup, işçiye çalışma şartları, iş organizasyonu, iş sağlığı ve güvenliği hususları açıkça belirtilmelidir. Ayrıca işveren evden/uzaktan çalışma halinde çalışanları ile sürekli irtibatlı olmasını istiyorsa bu durumda çalışanlara gerekli tüm materyalleri sağlamak zorundadır.

E. Zorlayıcı Sebep

İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması hali zorlayıcı sebep olarak İş Kanunu’nda belirtilmiş olup, işçi ve işveren için fesih hakkı oluşturmaktadır. Ayrıca zorlayıcı sebep nedeniyle İş Kanunu m. 40 gereğince çalışamayan veya çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenir. Bir hafta sonunda işveren için ödeme yükümlülüğü ortadan kalkar. Bu süre sonunda iş akdini fesheden işçi kıdem tazminatına hak kazanır.

Bu bir haftalık süre içerisinde ücret ve prim yükümlülükleri işverene aittir. Kısa çalışma yapan işçinin çalışılmayan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin ücret ve kısa çalışma ödeneği miktarı, kısa çalışma yapılan süreyle orantılı olarak işveren ve Kurum tarafından ödenir.

F. Kısa Çalışma

İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince kısa çalışma uygulaması; genel ekonomik, sektörel veya bölgesel bir kriz ya da zorlayıcı nedenlerle işyerinde çalışma süresinin önemli ölçüde azaltılması veya durdurulması halinde başvurulacak, istihdamın korunmasına yönelik bir uygulamadır. İŞKUR sitesinde yer alan formların doldurulmasıyla başvuru yapılabilir. Bu İŞKUR tarafından verilecek ödenek için çalışanın normal şartlar altında işsizlik ödeneği almaya hak kazanması koşullarını gerçekleştirmiş olmalıdır. 600 günlük çalışması bulunan 120 günde bir hizmet akdine bağlı olarak çalışması bulunuyor ise bu kişiler için işverenler çalışma ödeneği talebinde bulunabilirler.

Koronavirüsten olumsuz etkilendiği gerekçesiyle kısa çalışma talep eden işveren; buna ilişkin kanıtlarla birlikte Kısa Çalışma Talep Formu ile kısa çalışma yaptırılacak işçilere ilişkin bilgileri içeren listeyi bağlı olduğu İŞKUR biriminin elektronik posta adresine, elektronik posta göndermek suretiyle kısa çalışmaya başvuru yapabilir.

Başvuruların işyerine gidilmeden de belge üzerinden hızlı bir şekilde sonuçlandırılabilmesi için koronavirüsten olumsuz etkilenildiğine dayanak teşkil eden belgelerin başvuruya eklenmesi önem taşımaktadır. Gerektiğinde işverenle irtibata geçilerek ilave belgeler talep edilebilecektir. İşverenlere başvurusunun alındığı yine aynı yolla en kısa sürede bildirilecek ve başvurular uygunluk tespiti amacıyla Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gönderilecektir.

1. Uygunluk Tespitine Yönelik Genel Bilgiler

Bakanlığımız Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca alınan kararlar uyarınca, Bakanlığımız İş Müfettişlerince Kurumumuz Yönetim Kurulunca alınan Covid-19 Sebebiyle Yapılacak Kısa Çalışma Uygulaması Kararı uyarınca yapılacak uygunluk tespiti incelemelerinde aşağıdaki hususlar dikkate alınacaktır;

Tüm incelemeler mahalline gidilmeksizin Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında veya Grup Başkanlıklarında sadece ilgili başvuru evrakı ve ekleri üzerinden ve tespit tutanağı düzenlenmeksizin gerçekleştirilecektir.

İnceleme sürecinde başvuru evraklarında eksiklik olduğunun değerlendirilmesi halinde, ivedilikle işverenler ile irtibata geçilerek, söz konusu eksik evrakların elektronik ortamda intikal ettirilmesi istenecek ve inceleme evrak bazında ivedilikle tamamlanacaktır.

Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından faaliyeti durdurulan işyerleri ile ilgili olarak yapılan uygunluk tespiti incelemelerinde, işyerlerinin sadece bu kapsamda olup olmadığına ilişkin belgeler yeterli olacaktır.

İşverenlerin yönetimsel kararları çerçevesinde faaliyeti durdurulan veya azaltılan işyerleri ile ilgili olarak yapılan uygunluk tespiti incelemelerinde ise, durumu ortaya koyacak ilgili belgeler yeterli olacaktır.

Uygunluk tespitine ilişkin olarak Bakanlığımız İş Müfettişlerince rapor niteliğinde yazı düzenlenecektir. Söz konusu yazı ve ekleri, Kurumumuz İl Müdürlüklerine Kep adresi üzerinden elektronik ortamda gönderilecek olup ıslak imzalı hali ise işyerlerinin dosyasında muhafaza edilmek üzere bilahare gönderilecektir.

Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından faaliyeti durdurulan işyerleri ile ilgili olarak yapılan uygunluk tespiti işlemi, Kanunda düzenlenen asgari ve azami süreler ile birlikte, idari tasarrufun süresi ile sınırlı olup idari tasarrufun sona ermesi ile kısa çalışma uygulaması da kendiliğinden sona ereceği dikkate alınmalıdır.

Uygunluk Tespiti Yapılması Amacıyla Talep Edilen ve İşveren veya Yasal Vekilince Onaylı Başlıca Bilgi ve Belgeler: (İşverenin tercihi doğrultusunda, başvuru esnasında gönderilebileceği/teslim edilebileceği gibi, uygunluk tespiti esnasında da Bakanlık İş Müfettişine gönderilebilir/teslim edilebilir. Başvuru esnasında belgelerin gönderilmesi/teslim edilmesi, sürecin etkin ve verimli işlemesini kolaylaştıracaktır.)

•İşverenin Kısa Çalışma Talebine İlişkin Gerekçeli ve Yazılı Beyanı,

•Ücret Bordroları,

•İşçi Ücretlerinin ve Bununla İlgili Sigorta Primi ve Vergi Kesintilerinin Ödendiğini Gösteren Kayıtlar, 

•Kısa Çalışma Uygulanan/Talep Edilen Döneme Ait Çalışma Sürelerini Gösteren ve İşçi İmzalarını İçeren Belgeler (Puantaj Kayıtları, İşçi Takibinin Yapıldığı Elektronik Dökümler vb.),

•Cari Yıl ve Bir Önceki Yıla Ait; Geçici Gelir Beyannameleri ile Tasdikli Mali Tabloların Kayıtları, Üretimde Meydana Gelen Artış ve Azalış Miktarlarını Gösteren Belgeler veya Aynı Döneme Ait Söz Konusu Bilgileri İçerir Nitelikte Düzenlenmiş Tasdikli Bir Mali Analiz Raporu,

•Alınan ve İptal Edilen Siparişlere ve Sözleşmelere İlişkin Belgeler,

•Varsa Faaliyetin Kısmen ya da Tamamen Durduğuna İlişkin Belgeler,

•Varsa İşyerindeki Toplu İş Sözleşmesi Tarafı Sendika ile Kısa Çalışma Uygulanmasına İlişkin Düzenlenmiş Protokol, 

•Varsa Yangın, Deprem, Sel, Su Baskını, Salgın Hastalıklar Gibi Mücbir Sebeplerin Varlığını Gösteren Belgeler,

•Varsa Konuya İlişkin Diğer Belgeler.

Genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerden dolayı işyerindeki çalışma süresinin önemli ölçüde azaldığı veya durduğu, İş Müfettişlerince yapılan uygunluk tespiti sonucu işverene, İŞKUR tarafından bildirilir. İşveren de durumu, işyerinde işçilerin görebileceği bir yerde ilan eder ve varsa toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasına bildirir. İlan yoluyla işçilere duyuru yapılamadığı durumlarda, kısa çalışmaya tabi işçilere yazılı bildirim yapılır. Kısa çalışma talebi uygun bulunan işveren Kurumca bildirilen sürede Kısa Çalışma Bildirim Listesini güncelleyerek gönderir.

Koronavirüsten olumsuz etkilendiği gerekçesiyle kısa çalışma talep eden işverenlere başvurularının sonucu, elektronik posta yoluyla taleplerini gönderdikleri adrese yapılır. Talebi uygun bulunan işverenler, Kurumca bildirilen sürede Kısa Çalışma Bildirim Listesini güncelleyerek başvuru yaptıkları İŞKUR biriminin elektronik posta adresine gönderir.

2. Kısa Çalışma Ödeneği Süresi, Miktarı ve Ödenmesi

Günlük kısa çalışma ödeneği; sigortalının son on iki aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının % 60’ıdır. Bu şekilde hesaplanan kısa çalışma ödeneği miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının % 150’sini geçemez. Ödenek için 4.380,99-TL azami miktar olup, asgari ücretle çalışan sigortalılar için ise 1.752,40-TL olacaktır.

Kısa çalışma ödeneği, işyerinde uygulanan haftalık çalışma süresini tamamlayacak şekilde çalışılmayan süreler için, işçinin kendisine ve aylık olarak her ayın beşinde ödenir. Ödemeler PTT Bank aracılığı ile yapılmaktadır. Ödeme tarihini öne çekmeye Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı yetkilidir.

Kısa çalışmanın günlük, haftalık veya aylık çalışma süresi içerisinde yapılacağı zaman aralığı işyerinin gelenekleri ve işin niteliği dikkate alınarak işverence belirlenir.

Kısa çalışma yapılan süreler için, kısa çalışmaya tabi tutulan işçiler adına SGK Aylık Prim ve Hizmet Belgesi ile eksik gün gerekçesi “18-Kısa Çalışma Ödeneği” olarak bildirilir.

Kısa çalışma ödeneğinin süresi üç ayı aşmamak kaydıyla kısa çalışma süresi kadardır. Ancak pandemi dönemine özel Cumhurbaşkanlığı Kararları ile bu süre uzatılmaktadır.

Zorlayıcı sebeplerle işyerinde kısa çalışma yapılması halinde, ödemeler 4857 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin (III) numaralı bendinde ve 40 ıncı maddesinde öngörülen bir haftalık süreden sonra başlar. Bu bir haftalık süre içerisinde ücret ve prim yükümlülükleri işverene aittir.

Kısa çalışma yapan işçinin çalışılmayan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin ücret ve kısa çalışma ödeneği miktarı, kısa çalışma yapılan süreyle orantılı olarak işveren ve Kurum tarafından ödenir.

İşverenin hatalı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan fazla ödemeler, yasal faizi ile birlikte işverenden, işçinin kusurundan kaynaklanan fazla ödemeler ise yasal faizi ile birlikte işçiden tahsil edilir.

İşçinin kısa çalışma ödeneği aldığı süre için genel sağlık sigortası primleri ödenmektedir. Söz konusu dönemde kısa ve uzun vadeli sigorta primleri aktarılmaz.

İşverenin, kısa çalışma uygulaması devam ederken, normal faaliyetine başlamaya karar vermesi halinde durumu Kurum birimine, varsa toplu iş sözleşmesi tarafı işçi sendikasına ve işçilere altı işgünü önce yazılı olarak bildirmesi zorunludur. Bildirimde belirtilen tarih itibariyle kısa çalışma sona erer. Geç bildirimlere ilişkin oluşan yersiz ödemeler yasal faizi ile birlikte işverenden tahsil edilir.

3. Kısa Çalışma Ödeneğinin Kesilmesi

Kısa çalışma ödeneği alanların işe girmesi, yaşlılık aylığı almaya başlaması, herhangi bir sebeple silah altına alınması, herhangi bir kanundan doğan çalışma ödevi nedeniyle işinden ayrılması hallerinde veya geçici iş göremezlik ödeneğinin başlaması durumunda geçici iş göremezlik ödeneğine konu olan sağlık raporunun başladığı tarih itibariyle kısa çalışma ödeneği kesilir.

Kısa çalışma yapan işveren, işçilerin çalışma sürelerine ilişkin kayıtları tutmak ve istenilmesi halinde ibraz etmek zorundadır.

II. SÖZLEŞMESEL İLİŞKİLERE ETKİSİ

6098 sayılı Borçlar Kanununda, hangi olayların mücbir sebep sayılacağı belirtilmemiş olup, taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen hallerdir. Bu durumda küresel salgın taraflarca öngörülemeyecek beklenmeyen bir hal olarak mücbir sebep kabul etmek gerekir. Mücbir sebepler sözleşme serbestisine açık olup, sözleşmede belirlenen ve sınırlandırılan sebeplerle taraflar bağlıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2018 tarih, 2017/11-90 E. ve 2018/1259 K. sayılı ilamında; “Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler mücbir sebep sayılır.” şeklinde ifade edilerek, salgın hastalığın mücbir sebep olarak nitelendirilebilmesi, ifa imkânsızlığına sebebiyet vermesi koşuluna bağlanmıştır.

Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesi; “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.” şeklinde ifa imkansızlığını düzenlemiştir.

 Örneğin koronavirüs salgını sebebiyle taraflardan biri nezdinde ortaya çıkan durum geçici ise, tarafların edimlerin ifasının ertelenmesi konusunda iradelerinin var olduğunun varsayıldığı hallerde edimlerin ifasının, imkânsızlığın ortadan kalkmasına kadar erteleneceği kabul edilmelidir. Bu durumda, borçlu olarak borcunu yerine getiremeyeceğini ve buna yönelik tedbir varsa derhal alacaklı tarafa bildirilmelidir.

Salgın nedeniyle taraflar da sözleşmenin yerine getirilmesinde aşırı ifa güçlüğü de yaratabilir. TBK m.138 Aşırı ifa güçlüğü “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” şeklindedir. Buna göre, taraflar aşırı ifa güçlüğü durumuna düşerse,

  • Sözleşmenin yeni koşullara göre uyarlanmasını,
  • Sözleşmenin feshedilmesi talep edilebilecektir.

Tüm bunlara göre, sözleşmeleri devam eden taraflar için salgının sözleşmelerin yürürlüğe etkisi incelenerek, sözleşme ifa edilemeyecekse yahut güçlüğe düşülecekse karşı tarafa yazılı olarak durum bildirilmeli, uzlaşma sağlanmaya çalışılmalıdır. Uzlaşma mümkün değilse de, dava açarak sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması talep edilebilir.

III. KİRA SÖZLEŞMELERİNE ETKİSİ

Salgın nedeniyle birçok işyerinin idari kararla geçici olarak kapatılması sonucunda faaliyetleri durduruldu. Bu karar neticesinde kapanan işyerleri kiralananı kullanamamakta olup, geçici imkansızlık söz konusudur. Ayrıca, TBK m. 301 hükmüne göre “…sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür.” şeklinde olup, kiraya veren idari karar gereğince kiralananı amacına uygun bulunduramayacaktır.

Buradaki imkansızlık sonucu, imkansızlık giderilinceye kadar kiracının kira bedeli ödeme borcu olmayacaktır. Keza, bu durumun ortaya çıkmasında ne kiraya verenin ne kiracının kusuru bulunmaktadır.

Alınan tedbirlerle faaliyeti kısıtlanan işyerleri, özellikle restoranlar için TBK m.307 gereği kira bedelinin indirilmesini talep etme mümkündür. Ancak uzlaşma olmayan durumlarda, mahkemede işyerinin uğradığı zararı kanıtlamak gerekecektir.

Kullanımı devam eden işyerleri için ise indirim talep etme imkanı olmadığı gibi, kira ödeme borcu da devam edecektir.

IV. ÇEK İBRAZ SÜRELERİNE ETKİSİ

Türk Ticaret Kanunu’nun 811. maddesi mücbir sebepleri düzenlemiş olup, ilgili madde hükmü şu şekildedir;

MADDE 811– (1) Kanunen belirli olan süreler içinde çekin ibrazı veya protesto edilmesi veya buna denk bir belirlemenin yapılması, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli olan süreler uzar.

(2) Hamil, mücbir sebebi gecikmeksizin kendi cirantasına ihbar etmeye ve bu ihbarı çeke veya alonja kaydedip, bunun altına, yerini ve tarihini yazarak imzalamakla zorunludur. 723 üncü madde hükümleri burada da uygulanır.

(3) Mücbir sebebin ortadan kalkmasından sonra hamil, çeki gecikmeksizin ödeme amacıyla ibraz etmek ve gereğinde protesto veya buna eş değerde bir belirlemeyi yaptırmak zorundadır.

(4) Mücbir sebep, ibraz süresinin bitiminden önce olmak şartıyla, hamilin bu sebebi kendinden önce gelen borçluya ihbar ettiği günden itibaren onbeş günden fazla devam ederse, çekin ibrazına ve protesto çekilmesine veya buna eş değerde bir belirlemeye gerek kalmaksızın başvurma hakkı kullanılabilir.

(5) Hamilin veya çeki ibraz etmekle, protesto çekmekle ya da aynı nitelikte bir belirlemeyi yaptırmakla görevlendirdiği kişinin, sadece kendileriyle ilgili olgular mücbir sebep sayılmaz.

Buna göre, genelge ile sokağa çıkma yasağı olan hamiller için mücbir sebep gerçekleşmekte bu sebeple çek ibraz süreleri de uzamaktadır. Bu hususu, hamil gecikmeksizin cirantasına noter kanalı ile ihbar etmeye zorunludur. İhbarı kendisi yapamayacağı için ya avukat aracılığıyla yahut noterler ile irtibata geçerek evden keşidesi ile ancak mümkündür.

Mücbir sebebin sona ermesini müteakip gecikmeksizin çek ibrazı, protesto vb. işlemler derhal yapılmalıdır.

TTK/811-4 uyarınca, mücbir sebebin ibraz süresi bitimi önce gerçekleşmesi ve hamilin bu durumu kendinden önce gelen hamile ikinci fıkraya uygun olarak bildirmesi ve durumu çek üzerine not etmesi üzerine, mücbir sebep ihbar tarihinden itibaren 15 günden fazla devam ederse artık hamil üçüncü fıkrada yer alan çek ibraz, protesto ve eşdeğer belirleme yapmaksızın çekten kaynaklı başvurma hakkını doğrudan kullanabilecektir.

Son fıkrada ise, hamilin görevlendirdiği kişilerin kendileriyle oluşan durumlar mücbir sebep olarak kabul edilmeyeceği açıkça hüküm altına alınmıştır.

Tüm bunlara istinaden ayrıca bilgi almak isterseniz telefon veya e-mail yoluyla danışabilirsiniz.

Salgının bir an önce sona ermesi ümidiyle

Sağlıklı günler dileriz.

Av. İrem GÜRBÜZ EREL

 
Copyright ©2016 ERER Hukuk Danışmanlık ve Arabuluculuk, Tüm hakları saklıdır. Web Tasarım - Elitnet Yazılım